Basın ve yayın  organlarından okuyup, dinlediğimiz ve izlediğimiz kadarıyla,ifşa olunan görüntülerle iyice anlaşıldı ki, yandaş ve Cemaat medyasının yanı sıra , ana akım medya grupları da açıkça Başbakan'ın şahsi denetimi altındaymış.Ancak bu sıralar Cemaat medyası ile kapışmalar devam ederken , seçimlere az bir süre kalması dolayısı ile diğer yandaş medya hızlı bir şekilde iktidar kanadınca gözü kara bir biçimde kullanılmaktadır.Oysa medya tarafsız ve ölçülü olmalı idi .Bu durum Türkiye'de tamamen çığırından çıkmış vaziyettedir.

Devlet Bahçeli'nin konuşması ile ilgili bir cümleyi altyazı olarak yayımlayan Habertürk TV'ye, başbakan'ın bizzat telefonla müdahale ederek yayımdan kaldırttığını açıkça görüntü ve ses kayıtları ile şahit olduk. Başbakan'ın, Bahçeli'nin TV'lerde bırakın konuşmasına, altyazı ile bir cümlesinin verilmesine bile tahammülünün olmadığı açıkça ortada.

Seçim anketi yapan firmaların yüzde 80'inin AKP'lilerin olduğunu herkes biliyor. Ama diğer anket şirketlerinin ve bunları yayımlayan medyanın da bizzat Başbakan tarafından yapılan müdahalelerle manipüle edildiğini iyice anlamış olduk.Başbakan Konda şirketinin bir anketini yayınlaması ve hemen ardından da bu şirketin yetkilisinin ''biz bu seçimlerle ilgili herhangi bir anket yayınlamadık ''diyerek beyanat vermesi ,açıkça yalan ve dolanın havalarda uçuştuğunu bize ispatlıyor. Halkı kandırmak için her yolun mübah olduğunu koca koca adamlar yalan söyleyerek ispatlamış oluyorlar.

Habertürk'ün, Konsensus firmasına yaptırdığı seçim anketinin sonuçlarını gördük ve işittik. Başbakan Erdoğan'ın bilgisi ve talimatıyla manipüle ettiği yani MHP oylarını düşürerek, BDP ve AKP oylarını artırarak verdiği ses ve görüntü kayıtlarıyla açığa çıktı ve tüm Türkiye bu durumu açıkça izledi.Bu şartlarda Türkiye'de adaletli bir seçim yapılacağına inanmak oldukça zor !

Yeni bir ses kaydından da, 14.07.2013 de MHP lideri Bahçeli'nin basın toplantısını veren Habertürk TV'nin yöneticisi Fatih Saraç'ı bizzat Başbakan Erdoğan'ın telefonla aradığı ve yayını kestirdiğini ses ve görüntü kayıtlarından resmen gördük ve işittik.

"Gücü özgürlüğünde" denilen medyanın birilerinin kuklası olduğunu, tarafsız ve bağımsız zannettiğimiz Fatih Altaylı, Fatih Saraç gibi medya yönetici ve yazarlarının Tayyip Erdoğan'ın sesi olduğunu, ses kayıtlarından işiterek öğrendik.Bu şartlarda iktidara bağlı 600 küsür belediyenin yolsuzluklarla mahkemelik olduğunu bu millet nereden öğrenecek? Bu bilgiyi bizler sayın MHP sözcüsü Oktay Vural Bey ve sayın Kamalak Bey'in konuşmalarından dinleyip öğrendiğimizi ifade edelim.

Bu şartlarda "etkili muhalefet" yapamadığı için Devlet Bahçeli'yi haksız yere suçladığımız anlaşılıyor. Bu hususta sık sık eleştiri yaptığımız Devlet Bahçeli belli güçlerce dar bir alana sıkıştırılmasına rağmen,Ülkücüleri sokağa dökmemek için elinden gelen çabayı sarfetmiş ve Türkiye'de yapılan bunca haksızlıklar,hırsızlıklar,yolsuzluklar ve bölünmeler karşısında çok zor şartlarda siyaset yaptığı açıkça anlaşılmaktadır.Görünen o ki Türkiye sinsi yalanların ve tuzakların ilerideki kaoslarına gebedir. Bu hususta siyasetin ve demokratik parlementer sistemin, siyasiler tarafından ahlak kurallarına uyularak, yalanlardan uzak tutularak korunması lazımdır. Aksi taktirde taraflı medya  ve  bu  adaletsiz  tutumlarla,  Türkiye bu  kutuplaşma  ortamında  nasıl  huzurlu olabilir  ve nereye  gidebilir?
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Elif 2014-02-11 22:59:55

sayın hocam yüreğinize sağlık. sağolasınız. sizi takip ediyoruz. selamlar.

banner39

banner37

banner38