İsrail’in Doha Saldırısı ve Uluslararası Hukukun İflası
Bugün, Katar’ın başkenti Doha’da Hamas’ın müzakere heyeti hedef alınarak gerçekleştirilen hava saldırısı, militarizmin diplomasiyi yuttuğunun somut bir örneğidir. İsrail, çatışmayı bitirmek için şartlı ateşkes görüşmelerinin sürdüğü bir ortamda üst düzey Hamas liderlerine suikast düzenlemiş; bu, bir barış sürecine değil, bir savaş ilanına tanıklık etmektir. COĞRAFİ sınır tanımayan bu saldırı, buluşmaların değil bombaların konuştuğu bir zemin yarattı.  
Katar, bu saldırıyı “korkakça” ve uluslararası hukuka aykırı olarak nitelendirdi. Oysa bu gelişme, yalnızca Katar değil, bölgede barış umudunu besleyen tüm aktörlerin gözünü açmalı. İsrail’in “terörle mücadele” söylemi, masaya oturma arayışıyla çatışırken, gerçek fark şu: bir taraf ateşkes sonrasına umutla bakarken diğeri bombaları konuşmaya sürdürüyor.
Uluslararası toplumun bu dram karşısındaki sessizliği ise trajik. Bir savaş suçu, diğerinin gerekçesi haline gelmemeli; uluslararası mekanizmaların devreye girmesi bir tercih değil zorunluluktur. Aksi halde, diplomasi sadece bir ütopya olarak kalır. Gerçek olan ise şudur: Doha’da yükselen patlamalar, huzur değil, kaosun ekmeğine yağ sürüyor. Kimsenin bu restleşmeden kazanacağı bir şey yok sadece kaybeden siviller ve çöken umutlar var.