Kategoriler

SÖZ KOCAELİ GAZETESİ

NATO – Rusya Gerilimi: Soğuk Savaşın Gölgesinde Yeni Bir Kriz

NATO – Rusya Gerilimi: Soğuk Savaşın Gölgesinde Yeni Bir Kriz

NATO ile Rusya arasında yaşanan son hava sahası ihlalleri, Baltık bölgesinde artan askeri hareketlilik ve karşılıklı sert açıklamalar, dünya siyasetinin yeniden “Soğuk Savaş psikolojisine” sürüklendiğini açıkça gösteriyor. Bu tablo, sadece Estonya ve Polonya sınırlarıyla sınırlı değil; Avrupa’nın güvenliği, Atlantik ittifakının geleceği ve Rusya’nın küresel güç arayışları açısından kritik bir döneme girildiğinin işareti.

Gerilimin Kaynağı

Üç Rus MiG-31 uçağının Estonya hava sahasını ihlal etmesi, ardından Polonya semalarında görülen dronelar, NATO içinde alarma yol açtı. Tallinn yönetiminin NATO’nun 4. Maddesini devreye sokma çağrısı, aslında gerginliğin ne denli ciddiye alındığının kanıtı. Moskova ise bu iddiaları reddediyor ve Batı’yı “yapay kriz üretmekle” suçluyor.

Gerçek şu ki, Rusya’nın sınır ihlalleri bir hata değil, bilinçli bir strateji. Amaç; NATO’nun reflekslerini ölçmek, ittifakın birlik ruhunu test etmek ve doğu kanadında sürekli bir baskı ortamı yaratmak.

NATO’nun Zor Sınavı

NATO açısından mesele, sadece birkaç dakikalık hava sahası ihlali değil. Esas soru şu: İttifak gerçekten caydırıcı mı? Yoksa Moskova’nın kışkırtmaları karşısında “yüksek sesli açıklamalar” dışında somut bir adım atmaktan çekinen, içi boş bir dev mi?

Doğu kanadında yer alan ülkeler; Estonya, Letonya, Litvanya ve Polonya kendilerini yalnız hissetmek istemiyor. Bu ülkeler için NATO’nun güvenlik şemsiyesi lafla değil, somut askeri varlıkla, radarlarla, hava savunma sistemleriyle kanıtlanmalı. Aksi halde Putin’in stratejisi başarılı olacak: İttifakın içinde “ayrışma ve güvensizlik” tohumları ekmek.

Türkiye’nin Çifte Rolü

Türkiye, bu krizde kritik bir yerde duruyor. Bir yandan NATO üyesi olarak ittifak yükümlülükleri var; diğer yandan Rusya ile enerji, ticaret ve bölgesel dengelerde çok boyutlu ilişkileri sürüyor. Ankara’nın önündeki en büyük sınav, bu dengeyi bozacak bir pozisyona sürüklenmemek.

Türkiye’nin önünde üç seçenek var:
    1.    NATO’nun doğu kanadındaki caydırıcılığı desteklemek,
    2.    Moskova ile ilişkileri bozmayacak bir “denge diplomasisi” yürütmek,
    3.    Krizin tırmanmasını engelleyecek ara bulucu rol üstlenmek.

Ankara akıllıca bir yol izlerse, bu kriz Türkiye için diplomatik bir fırsata da dönüşebilir.

Olası Senaryolar
    •    Yumuşama: Taraflar diplomatik kanalları açık tutar, provokatif adımlar azalır. Bu, hem NATO hem Rusya için en rasyonel senaryo.
    •    Kontrollü Gerginlik: İhlaller sürer, NATO sert açıklamalar yapar ama doğrudan çatışma çıkmaz. Bugün içinde bulunduğumuz tablo bu.
    •    Tırmanma: Yanlış hesap, yanlış anlama ya da bir pilotun hatası, NATO-Rusya arasında askeri çatışmayı tetikleyebilir. Bu, dünya için en tehlikeli ihtimal.


Sonuç

NATO ile Rusya arasındaki gerginlik, aslında bir satranç oyunu. Rusya taşlarını agresif oynuyor; NATO ise hamlelerini geciktirerek rakibin cesaretini artırıyor. Bu oyunda hata yapan taraf sadece askeri üstünlüğünü değil, küresel itibarını da kaybedecek.

Türkiye ise bu satranç tahtasında hem “oyuncu” hem “arabulucu” olma şansına sahip. Fakat unutulmamalı: Bu şans aynı zamanda büyük bir sorumluluk demektir.

Soğuk Savaş’ın hayaletleri yeniden dolaşıyor. Asıl soru şu: Tarih tekerrür mü edecek, yoksa bu kez diplomasi aklı galip mi gelecek?

Yorumlar
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.