Türkiye’de her yıl yüzlerce kadın, en çok da “sevdiği” erkekler tarafından öldürülüyor. Manşetlerde hep aynı cümle: “Kıskançlık krizi sonucu…”
Oysa bu cümle, toplumsal bir hastalığın üstünü örten ince bir perde sadece.
Kadın cinayetleri ne anlık öfke patlamalarının, ne de “sevgi”nin sonucudur. Bu cinayetlerin kökleri, yıllardır toplumun damarlarına işleyen yanlış erkeklik algısında ve kadın-erkek ilişkilerinin çarpık kodlarında gizlidir.
Psikolojik Sebepler
Kadın cinayetlerinin ardındaki psikolojik zeminde genellikle şu unsurlar öne çıkar:
- Sahiplenme dürtüsü: Bazı erkekler sevgiyi “mülkiyet” olarak algılar. “Benimsin” cümlesi, “Senin de bir hayatın var” anlayışının önüne geçer.
- Kendilik değeri eksikliği: Değersiz hisseden, sevgiyi kontrolle ölçen bireyler, ayrılığı “yenilgi” olarak görür.
- Duygusal yetersizlik: Öfke yönetimi, empati, iletişim becerileri gelişmemiş erkeklerde sevgi yerini tahakküme bırakır.
- Travmatik geçmiş: Çocuklukta şiddet gören veya aşağılanan birey, büyüdüğünde aynı davranış kalıplarını yeniden üretir.
Sosyolojik Sebepler
Toplumun beslediği yanlış kabuller, bu psikolojik zemini sulayan birer kaynak gibidir:
- “Erkek ağlar mı?” kültürü: Duygularını bastıran erkek, acısını ve öfkesini şiddetle dışa vurur.
- Kadının bağımsızlığından rahatsızlık: Güçlü, çalışan, kendi kararlarını veren kadın hâlâ bazı kesimlerce tehdit olarak görülür.
- Medyanın yanlış aşk anlatıları: Dizilerde, filmlerde “kıskanç adam = seven adam” olarak gösterilir.
- Aile baskısı ve mahalle yargısı: Kadın, “el alem ne der” korkusuyla toksik ilişkilerden kopamaz.
Yanlış Sevgili Seçimlerinin Sessiz Bedelleri
Birçok genç kız, aşkı “heyecan” ve “sahiplenilme” sanıyor.
“Beni kıskanıyor çünkü seviyor.”
“Telefonumu karıştırdı, demek ki ilgileniyor.”
“Sinirleniyor ama sonra çok özür diliyor.”
Bu cümleler, romantik değil, tehlike sinyalidir.
Yanlış sevgili seçimlerinin tipik örnekleri:
- Kontrolcü erkek: Nereye gittiğini, kimle konuştuğunu bilmek ister. Bu, sevgi değil, güvensizliktir.
- Pasif-agresif davranan erkek: Sustuğunda seni cezalandırır, iletişim kurmaz.
- Manipülatör: Seni sürekli suçlar, kendini hatasız gösterir.
- Kıskançlığı “ilgi” gibi gösteren: Aslında özgürlüğünü elinden alır.
- İşsiz ama hırssız erkek: Sorumluluk almak yerine duygusal sömürü yapar.
Peki, Doğru Seçim Nasıl Yapılır?
Gerçek sevgi, özgürlükle başlar. “Birlikte” olmaktır ama “birbirinin sahibi” olmak değildir.
İşte doğru sevgili seçiminin rehberi:
- Seni geliştiren biriyle ol: Yanında olduğunda kendini daha güçlü, daha huzurlu hissediyorsan doğru yoldasın.
- Sınırlarına saygı duyanı seç: Zamanına, kararına, arkadaşlarına müdahale etmeyen kişi gerçekten sever.
- İletişim kurabilen birini seç: Susarak cezalandırmayan, duygusunu dürüstçe ifade eden.
- Seni dinleyen birini seç: Kendi doğrularını dayatmayan, seni anlamaya çalışan.
- Özür dileyebilen birini seç: Gurur değil, vicdan taşıyan.
- Hayal kuran ama sorumluluk alan birini seç: Geleceği konuşuyor ama bugünü de inşa ediyorsa güvenilirdir.
- Eşitlik isteyen biriyle ol: Senin başarılarını gölgelemeye değil, parlamana eşlik etmeye gelen biriyle.
- Ailene, dostlarına saygı duyanı seç: Çünkü saygı, sevgiden bile uzun ömürlüdür.
Son olarak;
Kadın cinayetleri sadece suç değil, toplumsal bir ruh yarasıdır.
Bu yara, hem erkeklerin duygusal farkındalıkla büyümesiyle, hem de kadınların “yanlış sevgiyi” terk edebilme cesaretiyle iyileşir.
Gerçek sevgi, kimsenin kimseye ait olmadığı; sadece gönüllerin yan yana yürüdüğü yerde yeşerir.
Ve unutma:
“Bir insan seni sahiplenmek istediği kadar, özgür bırakmayı da bilmelidir. Aksi hâlde o sevgi değil, tutsaklıktır.”