Bir gün gelir, yolun ortasında iki seçenek kalır önünüzde:

Ya yanınızdaki omzu bırakacak, ya da fırtınaya beraber göğüs gereceksiniz.

İşte o an, insanın karakteri ortaya çıkar.

Sadakat, işte tam da bu virajlarda sınanır.

Hayatta herkesin yolu, bir gün bir başkasınınkiyle kesişir.

Kimi insanlar sadece selam verip geçer, kimiyse yanınıza düşer, sizinle omuz omuza yürür. İşte onlar “yol arkadaşınız”dır.

Birlikte yediğiniz ekmeğin tadı, aynı çamuru çiğnemenin yorgunluğu, aynı hedefe bakmanın heyecanı… Bunlar yol arkadaşlığını kurar.

Ama gün gelir, en zorlu virajlarda bazıları yoldan sapar. Kimi, küçük bir çıkar uğruna; kimi, güç karşısında boyun eğerek… Yol arkadaşını satar.

Oysa böyle bir ihanet, sadece karşınızdakine değil; kendi vicdanınıza da yapılmış en büyük ihanettir.

Sadakat, güzel sözlerle değil; zor günlerde atılan adımlarla ölçülür.

Güneşli havada herkes yanınızda olur, asıl mesele fırtınada kimlerin yanınızda kaldığıdır.

Omuz verenleri yarı yolda bırakmak, aslında kendi omzunuzu boş bırakmaktır. Çünkü yarın, sizin de fırtınaya yakalanma ihtimaliniz vardır.

Yol arkadaşını satan, aslında kendi hikâyesini satar. Güven bir kere kırıldığında, onu yeniden inşa etmek mümkün değildir.
Yeni yol arkadaşları bulabilirsiniz belki, ama asla aynı güveni, aynı samimiyeti, aynı sıcaklığı bulamazsınız.

Hayat uzun, yollar çetin… Ama unutmayalım: Sadakat gösteren, yolun sonunda yalnız kalmaz.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner34

banner39

banner37

banner38