“Seyyanen Zam ve Sosyal Çürüme”
Devletin Tepesinde Ayrıcalık, Halkın Altında Ezilmişlik
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde komisyonda kabul edilen teklif, üst düzey devlet görevlilerine 30 bin TL seyyanen zam öngörüyor. Bu karar, toplumun geniş kesimlerinde ciddi bir huzursuzluk yaratmış durumda. Çünkü aynı anda emeklinin ve emekçinin maaşı enflasyon karşısında eriyor, işçinin, çalışan memurun ücreti baskılanıyor, halkın alım gücü her geçen gün azalıyor. Yani sistem, en kırılgan kesimleri korumak yerine, en güçlüleri daha da güçlendirmeyi tercih ediyor.
Adalet Duygusunun Çöküşü
Ekonomik kriz dönemlerinde toplumun en çok ihtiyaç duyduğu şey adalet duygusudur. İnsanlar, sıkıntıya birlikte göğüs gerildiğini hissetmek ister. Ancak bu zam kararı, tam tersine, adaletin sadece ayrıcalıklı bir zümreye işlediği algısını pekiştiriyor. Emekli, pazarda file dolduramazken; işçi, kira ve faturalar arasında sıkışırken; yöneticilere ve kariyer personeline böylesine yüksek bir ek ödeme yapılması, halkın gözünde sistemin çöktüğünün açık göstergesidir.
Sosyal Çürümenin Derinleşmesi
Ekonomik eşitsizlikler yalnızca rakamlardan ibaret değildir; toplumsal dokuyu da aşındırır. Bu tür kararlar, “çalışanın emeği değersiz, ayrıcalıklı olanın maaşı kutsal” anlayışını besler. Sonuçta toplumda güven duygusu kaybolur, kutuplaşma artar, sosyal çürüme derinleşir. İnsanlar devlete olan bağlılığını sorgulamaya başlar, çünkü devletin adalet terazisi artık halktan yana değil, makamdan yana görünmektedir.
Çözüm: Önce Halkın Refahı
Üst düzey görevlilere yapılan bu zam, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir mesajdır. Bu mesaj, “öncelik halk değil, ayrıcalıklı kesimdir” şeklinde okunuyor. Oysa gerçek çözüm, emeklinin, işçinin, dar gelirlinin refahını öncelemekten geçer. Adaletin yeniden tesis edilmediği her gün, huzursuzluk büyüyecek, güven kaybolacak, sosyal çürüme daha da hızlanacaktır.



