Türkiye’nin ciğerleri, her yaz yeniden ateşe teslim ediliyor. Yangınlar artık sadece doğa olayı değil; ihmallerin, denetimsizliğin ve plansızlığın bir sonucu. Helikopterler havalanmakta geç kalıyor, yangın söndürme uçaklarının bakımı “bütçe yok” bahanesiyle aksatılıyor.
Bir ağacın büyümesi onlarca yıl alırken, onu yok etmek birkaç dakika sürüyor. Yanan her orman, sadece ağaç değil; kuşların yuvası, böceklerin yaşam alanı, toprağın nefesi demek. Bu yangınlar söndüğünde küllerin üzerine yapılan tatil köyleri, geride bırakılan utancın anıtı gibi yükseliyor.
Sorun basit: Doğa, ihmalin bedelini ağır ödüyor. Biz ise her yaz aynı haberlere alışıyoruz. Oysa ormanlarımızı korumak, sadece çevrecilerin değil; nefes alan herkesin görevi. Çünkü bu yangınlar sönse bile, eğer ders çıkarmazsak, sıradaki yangının kıvılcımı çoktan atılmış demektir.