13.04.201

Tarihi günleri yaşıyoruz. Manevi sorumluluklarımızın ağır olduğu bir dönemden geçiyoruz. Hep sorumluluklarımız olmuştur ancak bu defa daha farklı bir durum ve KÖKLÜ DEĞİŞİM AŞAMASINDAYIZ. Bir önceki yazımda değindiğim gibi; Ya istiklal ya ölüm. Yakın tarihimizde genel tabloya şöyle bir göz atalım. 15 Temmuzu milat alalım. 15 Temmuz öncesinde adına parlamenter sistem denen bir sitem var.

İcracı başbakan, sorumsuz ve sözde tarafsız bir cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı bizden ise başkomutan, değil ise benim cumhurbaşkanım değil. Hesap siyasilere sorulsun ama bürokratlar ne derse o olsun. Parti içinde bile demokrasi tartışılırken, sözde Egemenlik, kayıtsız şartsız milletin. Öyle bir egemenlik düşünün ki; delegeleri mevcut başkan belirlesin, sonra oylama yapılsın ve demokratik bir şekilde mevcut başkan yeniden seçilsin. O başkan daha sonra belediye başkanlarını, milletvekillerini bizzat kendi belirlesin. Dilediğini yazsın, dilediğini çizsin. Sorun olmayan yerlerde ön seçim kandırması yapsın. Sonra da egemenliğin tek sahibi olan halk kendi başkanını ve kendi vekilini seçsin. O vekilde adı gibi vekillik yaparak, halkın önünde eğileceğine; sadece halk değil kamu görevlileri bile önünde eğilsin. Hatta görevli güvenlik gücüne televizyonların önünde tokat atsın. Cumhurbaşkanına, başbakana, ve hatta onların seçmenine dilediği gibi hakaret etsin. Yaksın, yıksın, malum iş adamlarından, içeriden ve dışarıdan her türlü desteği görsün. Bu hareketin adı da özgürlük ve hak arayışı olsun. Halk kendi kimliğini kullanmasın. Derin devlete teslim olsun. Halkın çoğunluğu ne anlar? Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Adnan Kahveci gibi değerli insanlar yok edilsin ve faili meçhul olsun. Nato’ nun en değerli üyelerinden olalım ama Nato’ ya sadece hizmet edelim. ABD gibi müttefiklerimizden savaş gereçleri alalım ama bize lazım olunca kullanamayalım. Türkiye AB’ ye üyelik başvurusunda on yıllarca bekletilirken basit devletler bile üyeliğe kabul edilsin. Hani hep denir ya dışarda itibarımız vardı, iki paralık oldu diye. Bunu diyenlere hep sormak istemişimdir. O kadar kıymetli idik te hangi kararı bize sordular, ya da Yunanistan’ la Ermenistan’ la veya başka bir devletle olan anlaşmazlığımızda bize hangi kolaylığı sağladılar? İçte ve dışta bir kandırmacadır gidiyor. Halkın egemenliği, parlamenter sistem, adil yargılama, seçim kanunu, liyakat vs. Daha fazla saymaya gerek yok. Anlayan anladı. Anlamak istemeyen de zaten yazıyı sonuna kadar okumaz bile. Soruyorum size, afişlerde başkanın ismi dışında bir isim gören var mı? ( Öğrencilere başarılar dilerim. Ali Canciğer. Gibi afişler.) Bir sorunumuz olduğunda hemen en üst makamda kim varsa onu ararız, değil mi? Yani tek adamı ararız. Zaten yardımcısına gitseniz, genellikle başkana sorayım der. Tüm yetkiler tek adamdadır. O ne derse o olur. Ak Partililere sorun büyük bir çoğunluk Erdoğan der. Cumhuriyet Halk Partisi seçmenine sorun, ben de yetersiz görüyorum ama Kılıçtaroğlu der. Yani her iki taraf ta tek adam der.  Yeni dönemde ne değişecek veya neyi ümit ediyoruz? Yetkili ve sorumlu kişi Cumhurbaşkanı olacak. Yani komedinin birinci perdesi kapanacak. Seçim sistemindeki sıkıntılar nedeniyle Güneş Otel modeli bir daha yaşanmayacak. Yani hükümet kurmak pazarlık konusu olmayacak. Cumhurbaşkanı kendi kadrosunu dilediği gibi kurabilecek. Cumhurbaşkanı halka hesap verecek. Halk; tek yetkili idin neden başarısız oldun diye hesap sorabilecek ve onu indirebilecek. Yasama, yargı ve yürütme birbiriyle çatışmak yerine birbiriyle uyum içerisinde çalışmak zorunda olacak. Meclis cumhurbaşkanını, o da meclisi tehdit edemeyecek. Daha hızlı karar alınabilecek. Uyumlu çalışma olur ve GÜÇLÜ TÜRKİYE hayata geçirilebilirse, bugün düşmanımız, dün müttefiklerimiz gözüken devletler de Türkiye bu konuda ne der, diye düşünmek zorunda kalacak. Oyun kuruculardan biri TÜRKİYE olacak. Hani deniyor ya eyaletler olacak diye. Üniter devlet yapısı korunacak, halklar kendi kararlarını kendileri verecek.
Halka rağmen siyaset olamayacak. Çünkü artık iktidar olmak için % 50 + 1 oy almak gerekli. CHP’ de bunu hiç başaramayacağını düşündüğü için yeni siteme karşı çıkıyor. Sonuç olarak; GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN TABİ Kİ EVET…

Kalın sağlıcakla…

M. Hatip ERKINAY

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner34

banner39

banner37

banner38