Mübarek ramazan ayını idrak ettiğimiz şu günlerde, bu ayın öncelikle tüm İslam aleminin uyanışına vesile olmasını dilerim. Ramazanı çoğumuz aç kalmak olarak biliriz. Aç kaldık mı, görevi ifa ettik, cenneti hak ettik sanırız. Benim bildiğim; kıldığımız namaz, yaptığımız ibadet bizi kötülüklerden alı koymuyorsa, o zaman vay halimize. Hani hep deriz ya içki kötülüklerin anasıdır diye. İçki kötülüklerin anası ise yalan kötülüğün ta kendisi olur. Yalan söyleyen tüm topluma zarar verir. Yalan bir defa meşrulaştı mı artık ne şahit kalır, ne delil. Böyle olunca da adaletten söz edilemez. Yalanla iman bir arada durmaz. Biz ne yapıyoruz? Ayaküstü kaç tane yalan söylüyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki ben yalan söylemem. O zaman, birkaç örnek vereceğim. Tabi kimse üzerine alınmasın. Vergi iadesi döneminde başkasından fiş almayan kaç kişi var? İş adamı olup, KDV ödememek için fatura toplamayan var mı? Kendi kullandığı aracını özel işinde kullandığında yakıtının fişini gider göstermeyeni görelim. Çalıştırdığı elemanı aldığı ücretten sigortalı gösteren kaç kişi var? Çalışmadığı halde bir yakınını günü dolsun diye sigortalı gösteren yok mu? Ne de uçuk sorular değil mi? Holding sahiplerine ayrı bir paragraf açmak gerek. Vitrinin görünen yüzünde kendi elemanlarına yüksek ücretler öderken, aynı işyerinde çalışan taşeron personelinin asgari ücretle çalıştırılmasına göz yumanlara, taşeron personeli yemekhanesini ayıranlara ne demeli? Hala fatura alırsan artı KDV diyenler var. Bunları daha da uzatabiliriz. Bu kadarla yetinelim. Hepimiz dürüstüz, hepimiz vatanımızı severiz, bu söylediklerimi yapan yok ülkemizde değil mi? Ne yazık ki var ve çok yaygın. O kadar yaygın ki bu davranışlar normalleşmiş durumda. Bu ve buna benzer uygulamaları yapanlar hem yalan söylemiş, hem devletten hırsızlık yapmış, hem kul hakkına girmiş olur. Biz bu kadar dürüst insanlar iken yöneticilerimiz de en az bizim kadar dürüst. Kimsenin bundan kuşkusu olmasın. Reklamlara bakın yalan dolu, çarpıtma dolu. Siyasiler hep hizmet için gelir, ne hikmetse gelen hizmet aşkıyla koltuğa yapışır ve bırakmaz. Geldiğinde çorabı delik olanlar. Telefonum 24 saat açık diyenler, koltuğa alışınca tanınmaz olur. Haftanın bir gününü de halk günü yaparlar. Halk gününde zaten çoğu zaman yaşlılar gelir ağızlarına ufak tefek bal çalarlar, onlar da mutlu bir şekilde giderler. Gazetelerde boy boy yaşlılarla, çocuklarla çekilmiş resimler çıktı mı tamam. En büyük başkan bizim başkan. Gerçekte halk ona ulaşamaz. Onlar ancak yandaşlarıyla haberleşirler. Yandaşlarına 24 saat hizmet ederler. Yandaşta halk olduğuna göre bu hizmet te halka hizmet sayılır. Halka hizmet te hakka hizmettir. Yemin etse başı ağrımaz. Bunları hepimiz biliyor ve görüyoruz. Biz yalan söylemeyiz, biz dürüstüz, biz tarafsızız, biz oruç tutuyoruz, biz namaz kılıyoruz, umreye de gidiyoruz, yöneticilerimiz halkla iç içe daha ne isteyelim. Dünyada işimiz iş, ahirette de cennetin baş köşesi bize ayrılmış. O zaman sorun yok. Öyle zannedelim. Cehennem gereksiz değil, cennet bu kadar ucuz değil. Mübarek günlerde böyle olumsuzluklardan bahsetmek hiç güzel değil. Ancak bahsettiğim konular hayatımızın acı gerçeği ve ne yazık ki farkında olmadığımız için çok yaygın. Gelin bu ramazanla birlikte kendimize gelelim. Yalanla gerçeği ayırmaya çalışalım. Önce kendimize, ailemize, çevremize, sonra devletimize dürüst olalım. Olamıyorsak ta bu ümitle yaşayalım. Düşünce ile ibadet bilinç oluşturur. Allah bizleri ramazanı idrak eden, kendini tanıyan kullarından etsin.
VATANSEVER VATANDAŞ
VATANSEVER VATANDAŞ
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.