Türkiye, 2026 Bütçesi ve Sessiz Kriz: Halk Nereye Kadar Dayanacak?

Türkiye bugün garip bir ikilem yaşıyor:
Resmi söylemler umut dağıtıyor, fakat sokak başka bir dil konuşuyor.
Ve bu iki dünya arasındaki uçurum her ay biraz daha açılıyor.

2026 bütçesi açıklandı.
Kâğıt üzerinde “disiplin”, pratikte ise vatandaşa yeni bir yük paketinin kapıda olduğunu gösteriyor.
Hükümet kemer sıkıyor gibi görünüyor, ama gerçekte kemeri sıkan yine halk.
Memurdan emekliye, esnaftan sanayiciye kadar herkes aynı soruyu soruyor:
“Buradan sonra daha ne kadar dayanabiliriz?”

Orta sınıfın erimesi artık gizlenemiyor

Bir zamanlar Türkiye’nin taşıyıcı kolonu olan orta sınıf, bugün barınma ve yaşam maliyeti krizinin altında eziliyor.
Kira–maaş dengesi bozuldu.
Bugün İstanbul’da ortalama bir kira, asgari ücretin çok üzerine çıkmış durumda.
Gençler ev kuramıyor, aileler birikim yapamıyor, geleceğe dair umut azalmış durumda.

Ekonomik istikrar söylemleri var, fakat sokaktaki gerçek şu:
Orta sınıf artık hayatta kalmaya çalışıyor.

Vergi yükü büyüyor: Kazanan yine devlet, kaybeden yine vatandaş

Dolaylı vergiler yine artıyor.
Akaryakıtta, iletişimde, tüketimde…
Her yeni düzenleme, “gelir artırıcı tedbir” diye sunuluyor ama faturayı ödeyen belli:
Vatandaş.

Vergi sistemi, geniş halk kesimlerinden daha fazla toplamak üzerine kurulu.
Kazanan devlet bütçesi; kaybeden halkın cebi.

İş dünyasında belirsizlik paniği

Bir diğer gerçek:
Şirketler yatırım kararlarını ertelemeye başladı.
Bu, büyümenin frenlenmesi demek.
Frenlenen büyüme ise istihdamın daralmasına, gelirlerin daha da kırılmasına yol açacak.
Kısacası zincirleme bir risk devreye giriyor.

Ekonominin aktörleri şunu hissediyor:
“Öngörülebilirlik yoksa, yatırım da yok.”

Gençler ülkeden umudunu çekiyor

Bu ülkenin geleceği gençler, artık “gelecek nerede?” diye soruyor.
Sadece ekonomik değil; yaşam tarzı, özgürlük, fırsat eşitliği…
Her başlıkta tıkanma hissediliyor.
Ve bu, Türkiye’nin uzun vadeli beyin gücünü kaybetmesi demek.

Sonuç: Sessiz bir toplumsal kriz büyüyor

Bugün kimse yüksek sesle söylemiyor, ama herkes içinde aynı şeyi hissediyor:
Türkiye sessiz bir kriz yaşıyor.
Biriken ekonomik baskı, toplumsal bıkkınlık ve umut kaybı…
Bunlar patlama değil, çöküş yaratır.
Ve bu çöküş bir anda gelmez; gün gün, ay ay derinleşir.

Türkiye’nin ihtiyacı:
• Şeffaflık
• Adil bir vergi düzeni
• Gerçekçi ekonomi yönetimi
• Güven veren bir gelecek vizyonu

Bunlar gelmeden, 2026 bütçesi kimseyi rahatlatmayacak.
Çünkü halk çok net bir sorunun cevabını bekliyor:
“Bu yük daha ne kadar taşınabilir?”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner34

banner39

banner37

banner38