Seçim döneminin en vazgeçilmezlerinden birisi de, hemşeri dernekleri. Dernekler her dönem, İstanbul Salı pazarında ki işportacılar gibi, pazarlamanın en ince ayrıntısına kadar hareket edip adayları ters köşe ederler. Binlerce oy’un kendi dernekleri etrafında olduğunu inanılmaz bir ustalıkla anlatıp dururlar. Adaylar da kuzu kuzu bunlara inanırlar. Nerdeyse seçim döneminin dörtte üçü derneklerde geçer. Oysa hemşeri dernekleri toplumu ayrıştırmaktan öte gitmeyen tipik bir kıraathane görevi görmektedir.
Oysa gerçek olan şudur; Seçmen tamamen evdedir. Seçimin asıl belirleyeni soğuk kış ayında cafeler de, restoranlar da, meyhaneler de oturanlar değildir. İşinden yorgun argın evine gelmiş, evinde sıcak bir çorba içip dizileri veyahut spor programlarını seyreden kitledir. Sessiz çoğunluk denilen kesim evinde oturanlardır. Sessiz çoğunluk, ne gezi eylemine katıldı ne de bir toplumsal patlamanın beklentisi içersine girdi. Öyle laiklik, milliyetçilik gibi kuru söylemlere de itibar etmiyorlar artık. Tek bildiği çalıştığının dışında ekstra cebine girecek birkaç kuruş. İşsiz ise bir iş. Tek bildiği ona önemsendiğini hissettirecek bir sıcaklık.
Sevgili aday ve de aday adayları gayrı boş verin siz diğer içi boş kalabalıkları. Toplumun dinamiklerine kulak verin. Ötekileştirmeden yapın ama…
Esenlikle Kalın.